Merhum Mehmet Gül'ün oğlu, değerli arkadaşım Şeref Gül, son günlerde gerçekleşen Doğu Türkistan eylemleri üzerine önce sosyal medyada ardından da habererk sitesinde bir takım açıklamalarda bulundu.

 

Cumhurbaşkanı'nın üç hafta sonra yapacağı Çin ziyaretine dikkat çeken Şeref, Çin'le yapılması planlanan hava savunma füzesi anlaşması ve enerji alanındaki ortak çalışmaların NATO'yu rahatsız ettiğini, Doğu Türkistan bahane edilerek Türkiye'nin menfaatleri aleyhine olacak şekilde bu anlaşmaların engellenmeye çalışıldığını ifade ediyor. Doğu Türkistan eylemlerinin Türkiye'nin ve dahi Doğu Türkistan'ın aleyhine bir noktaya vardığını söylüyor.

 

Öncelikle tartışma kabul etmez bir gerçeği tekrar etmek lazım; Doğu Türkistan, 1949 yılından beri Çin'in işgali altındadır. O tarihten bu yana D.Türkistan'da direniş hareketleri var olagelmiştir. Çin'in idam ettiği Osman Batur,  sürgünde mahkum ettiği İsa Yusuf Alptekin direnişin efsane isimleridir.

 

Çin'in nüfus politikaları, nükleer denemeleri, din, ifade ve örgütlenme özgürlüğünü kısıtlayıcı uygulamaları  Uygur Türkleri'ni baskı alnında tutmaya yöneliktir.

 

Her ne kadar son yıllarda iktisadi liberalleşme adımları atsa da Çin'in baskıcı politikalarına son verdiğini söylemek imkansızdır. Benzeri durum Çin'in işgal altında tuttuğu bir diğer bölge olan Tibet için de söz konusudur.

 

D.Türkistan konusunda Tütkiye'nin en hassas kitlesi hiç kuşkusuz ülkücülerdir. Sadece son günlerde değil, ortaya çıktığı ilk günden bu yana esir Türk Yurtları ülkücü hareketin öncelikli ilgi alanıdır.

 

Çok değil daha 5-6 ay önce Şeref'in bizzat kendisi Atatürk Havaalanında Uygur Türkleri için eylem yapmıştır. Yakın zamanda 2023 Platformu ve İMAG öncülünde 30 milliyetçi STK, Sirkeci Postanesi önünde ortak basın açıklaması yaparak Tayland'daki sığınmacı Uygur Türkler'inin Çin'e iade edilmemesini talep etmiş ve ilgililere mektup göndermiştir.

 

Şeref'in de kabul edeceği üzere ülkücülerin D.Türkistan eylemlerinin füze savunma sistemi ve enerji anlaşmalarını engellemek gibi bir amacı yoktur. Kaldı ki Çin de bize babasının hayrına füze vermeyecektir. Türkiye parası ile satın alacaktır. Enerji anlaşmaları da ortak çıkarlar doğrultusunda imzalanacaktır.

 

Ancak, Çin'in her Ramazan olduğu gibi bu yıl da kamu kurumlarında oruç ve namaz yasağı getirmesi başta olmak üzere tüm despotik uygulamaları protesto edilmeyi hak etmektedir. Türkiye'de D.Türkistan hakkında farkındalık oluşturmak ülkücülüğün gereğidir. Ancak bu durum, dünyanın en kalabalık nüfusuna ve en büyük ikinci ekonomisine sahip Çin gerçeğini görmezden gelmeyi gerektirmez. Ülkücülerin Türkistan hassasiyeti ayrı bir konudur, iki devlet arasında ortak çıkarlar doğrultusunda yapılacak anlaşmalar ayrıdır.

 

Şayet kamu oyu baskısı oluşur ve anlaşmalar tehlikeye girer deniyorsa bu durum devler geleneği olan ülkeler için söz konusu olmaz. Aksine devletin eli güçlenir, pazarlık kuvveti artar. Türk Devleti  bir yandan milli menfaatlerini göz önüne alarak gerekli anlaşmaları yaparken bir yandan da tarihi sorumluluğunun gereği olarak Uygurlar'ın sigortası olduğunu gösterecektir.

 

Son olarak Türk Milliyetçileri/Ülkücüler Amerikancı, Rusçu ya da Çinci değildir/ olamaz. Ülkücüler TURANCI'dır. Ve herkesin aklının nir köşesinde saklı kalsın ki Türkiye'nin Orta Asya'daki çalışmalarının önündeki iki büyük engel Rusya ve Çin'dir.

 

 

Selam doğru yolda gidenleredir.

rite aid video coupons photo code walgreens
medical termination of pregnancy how can i do abortion
acheter viagra generique en acheter viagra generique en
articles on abortion pill abortion price
pros and cons of abortion free abortion pill
fibromyalgia ldn naloxone for alcoholism
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.