Bina çökmeden kolonları kurtarmak

12 Ekim 2013, 00:00

33375 kez okundu.

Ceza Hukukunda suçlar çeşitli şekillerde tasnif edilir/türlere ayrılır. Bu ayrım türlerinden biri de suçun neticesine göredir.

Hukuka aykırı neticenin gerçekleşmesi ani bir hareketle mümkün oluyorsa ‘’ani suç’’tan, zaman içinde devam ediyorsa (sürüp gidiyorsa) ‘’sürekli (mütemadi/kesintisiz) suç’’tan söz edilir.

Örnekleyecek olursak, ‘’yaralama’’ ani bir suç iken, ‘’kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’’, ‘’elektrik hırsızlığı’’ ya da ‘’suç işlemek amacıyla örgüt kurma’’ sürekli suçlardır.

Sürekli suçların tamamlanması yani neticesinin tam olarak sona ermesi zaman alır. Çünkü suça konu eylem süreklilik arz eder.

Bir milletin, bir memleketin bölünmesi, neticesi eyleme bitişik gerçekleşen, ani bir suça benzemez. Zira bölünme zamana yayılmış şekilde devam eder. Suçun sona erdiği an bölünmenin tam olarak gerçekleştiği andır.

Bölünme süreci, dünyadaki örneklerinde görüldüğü üzere, sosyolojik, siyasi ve nihayetinde coğrafi bölünme olmak üzere aşama aşama neticelenen bir süreçtir.

Coğrafi olarak bölünme henüz gerçekleşmediği için, bu yönde yapılan çalışmaları/eylemleri görmezden gelmek, hafife almak, önemsememek doğru bir yaklaşım değildir.

Gündelik meşgaleler ve geçim sıkıntıları ile boğuşan halka yavaş yavaş sunulan açılım paketleri sosyolojik ve siyasi bölünme yolunda atılmış adımlardır. Lakin şimdiye kadar coğrafi anlamda bir kayıp yaşanmadığı için toplumsal tepki yoğunlaşmamaktadır.

Oysa her geçen gün ortak milli kimlik ve ortak milli değerler geri plana itilmekte, etnik kimlikler ve bölücü talepler ön plana çıkmakta, bölünme süreci ilerlemektedir.

Türkiye’yi büyük bir bina, milletimizi de bu binanın sakinleri olarak düşünürsek, bu güzel binanın temeli Büyük Türk Milleti’nin ortak değerleridir. Ortak değerlerin aşındırılması binanın temelindeki kolonların yıpratılması demektir. Kolonların yıprandığını fark edemeyen sakinlerin yapılan uyarılara kulak tıkaması binanın çökmesini engelleyemez. Bina çöktükten sonra değil, çökmeden önce kolonları korumak gerekir.

2005 yılından bu yana sözde çözüm süreci adı altında hükümet eliyle yürütülen projeye ilişkin yapılan eleştirileri ‘’ bölünme paranoyası’’, ‘’korku siyaseti’’ vb. sözlerle hafife almak, yok saymak son derece tehlikelidir.

Türk kimliğini, Kürt kimliğinin karşıtı bir etnik kimlik olarak niteleyen gayri milli yaklaşım, sorunların çözümünü Türk kimliğini gözlerden uzak tutmakta aramaktadır.

Oysa millet kavramı Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’sında birleştirici/bütünleştirici bir anlayışla tanımlanmış, Türk Devleti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk olarak kabul edilmiştir. Bu anlamda Türk Milleti, büyük bir tarih ve kültür bilincinin; acısıyla, sevinciyle, nimetiyle, külfetiyle millet hayatının her türlü tecellisindeki ortaklığın ifadesidir.

Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk Milleti’nin eşit ve onurlu bireyleridir. Türkiye’de yaşayan her kökenden vatandaşımızı tevhit eden milli kimliğimizin dayandığı temeller; tek devlet, tek millet, tek bayrak ve tek dil anlayışıdır.

Bölgeler arasındaki kalkınma problemlerimiz, gelir dağılımındaki eşitsizliklerimiz, özgürlük ve güvenlik sıkıntılarımız, devlet adına yapıldığı söylenen yanlış uygulamalar, insan hakları ihlalleri gibi meseleleri yalnızca belli bir etnik kökenden olan insanlarımızın sorunuymuş gibi göstermek terör örgütü ve yandaşlarının yaptığı kirli propagandadır.

Bu ve benzeri sorunlar ülkemizin yalnızca bir bölgesinin sorunu değildir. Hakkari ile İstanbul aynı kalkınmışlık düzeyinde değilse, Toroslar’la İzmir de aynı düzeyde değildir. Diyarbakır’da işsizlik varsa, Nevşehir’de de işsizlik vardır. Şırnak’ta haksız şekilde gözaltına alınmış bir kimse olabileceği gibi, Samsun’da da haksız yere gözaltına alınmış kimse olabilir. Bu sorunların çözümü ise, etnik ayrışma ve terörle değil, milli birlik ve gerçek demokrasi ile gerçekleşecektir.

Bu kutsal topraklarda 1000 yılda meydana gelen ‘’BİR’’ lik tasavvurunu yok etmek için cumhuriyet tarihi boyunca kirli oyunlar sahnelenmiştir. Dünlerden ders almış, tarih ve millet şuuru taşıyan herkes takdir edecektir ki, Türk Milleti için huzur ve yükseliş milli birliğini korumaktan geçmektedir. Milletçe el ele vererek oluşturacağımız o büyülü güçle hem kendi sorunlarımızı çözebilir, hem de bölgemize ve dünyaya yeniden liderlik yapabiliriz.

SELAM DOĞRU YOLDA GİDENLEREDİR.

Yorum Gönder 0
Facebook Yorumları 0

Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.