Türk dünyasının tamamında baharın, bolluğun ve bereketin simgesi olarak kutlanan Nevruz (Yenigün), tabiatın yenilenmesi karşısında duyulan sevincin ve şükrün bayramıdır.

Nasıl ki kışın ardından gelen baharın tazeliği –her şeye rağmen- yüreklere umut veriyorsa, MHP’deki kongre süreci de yeni umutların doğmasına vesile oldu.

Kesin İnançlılar isimli eserinde Eric Hoffer, ‘’ bir kitle hareketinin en güçlü çekiciliği, kişilerde geleceğe bağlı umut yaratmasıdır ’’ diyor.

Hoffer son derece haklı zira umut insanı motive eden en başat histir. Dinimiz de bizleri umut ve korku arasında olmaya teşvik eder. Müslüman daima Allah’ın rahmetinden umutlu, gazabından ise korkulu olmalıdır.

Kabul etmeliyiz ki, MHP’de uzun yıllardır süren durağan halin, taraftarlarında biriktirdiği umutsuzluk hali, sürdürülebilir olmaktan çıkmıştı.

Bizim de aralarında bulunduğumuz geniş bir kitle için önümüzde iki yol kalmıştı. Ya mevcut hali kabullenmek ya da itiraz edip daha iyisi için mücadele etmek.

Bu noktada, meseleyi sadece sonu belirsiz, kuru bir ‘’umut’’ üzerinden değerlendirdiğimiz sanılmasın.

Ailemizin, akrabalarımızın, sosyal çevremizin ve nihayetinde milletin MHP’de bir değişimin şart olduğu konusunda –artık değişmesi mümkün olmayan- kanaatleri/beyanları vardır.

Her kim, millet MHP’yi mevcut haliyle bir umut, bir iktidar alternatifi olarak kabul ediyor diyorsa hiç kusura bakmasın ama buna inanmak artık mümkün değildir.

MHP’deki yönetim anlayışının değişmesi talebi 1 Kasım’a gelinceye kadar çok defa sandıkta kendini göstermiştir. Ancak 1 Kasım artık değişimin kaçınılmaz olduğunun millet tarafından hüküm altına alındığı bir seçim olmuştur.

1 Kasım’dan sonra olağanüstü kongre talepleri büyük kongre delegelerinin 548’i tarafından resmi olarak Genel Merkeze sunulmuş ancak bu meşru ve demokratik talebin gereği yapılmamıştır.

İçinde bulunduğumuz süreç, Türk Demokrasisi açısından da bir dönüm noktasıdır. Bu tarihi sürecin sonunda Türkiye’nin politik dengesinin yerine oturacağı ve değişimin gerçekleşmesi halinde MHP’nin bir iktidar alternatifi olarak ilk seçimlerde başarıyı yakalayacağı görülmektedir.

İşte bu yüzden süreci MHP’nin Nevruzu olarak görüyoruz. Halkın bu süreçte değişimin yanında durduğunu biliyoruz. Bu gerçekle yüzleşmekten kaçınanları anlamakta güçlük çekiyoruz.

Değişim taleplerini ciddiyetten uzak değerlendirmelerle engellemeye çalışanların bugüne ve geleceğe dair milleti ikna edecek, milletin teveccühünü kazanacak sözleri olmadığı görülüyor.

Her yenilgiden sonra ortaya çıkan ‘’ihanet’’ , ‘’operasyon’’ , ‘’ajan’’ retoriğinin bakkal Mehmet amcada, ev hanımı Ayşe teyzede, emekli Ahmet dedede, üniversite öğrencisi Çağrı’da hiçbir karşılığının olmadığı belli.

MHP’nin çizgisinin değişeceği yönündeki propaganda ise, 150 yıllık bir siyasi ekol olan Türk Milliyetçiliği fikrine ve 47 senedir Türkiye’nin en irfan sahibi kadrosu olan ülkücülere karşı yapılmış bir saygısızlık. Ülkücülerin bu ülkeyi yönetmek için yeterli özgüvene ve politik rekabetin her aşamasında rakipleri ile mücadele edecek tecrübeye sahip olduğuna inanıyoruz.

Siyasi rekabeti sosyal medya üzerinden bel altı vuruşlarla değil, sahada, milletle kucaklaşarak yapmak gerekiyor. Ülkücü iradenin hakemliğinden kaçmamak gerekiyor. Hukuka ve demokrasiye saygılı olmak gerekiyor.

Bugün hala MHP’den umut kesilmemişse, değişim talebinin dinamizmi sayesindedir. Millet bu dinamizme inanmıştır.

Kimse unutmasın ki, egemenlik yani yasama, yürütme ve yargı hakkı kayıtsız şartsız Türk Milleti’ne aittir.

Selam doğru yolda gidenleredir.

aidamar aida
free prescription cards discount coupon for free cialis
feldene ampolla feldene gel
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.