7 Haziran seçimleri ile kıyaslanamayacak ölçüde düşük profilli bir seçim süreci yaşanıyor. Adı üstünde, 1 Kasım bir ‘’tekrar seçim’’ ve tekrarlar genelde sıkıcı olur.

Böyle bir atmosferde partilerin tabanlarını motive etmesi ve seçim çalışmalarına yönlendirmesi zordur. Bu zorluk sahada kendini hissettiriyor. Adet yerini bulsun kabilinden tek tük seçim arabaları, tek tük pankartlar ve tek tük mitinglerle vaziyet idare ediliyor işte…

‘’Ne gerek vardı yeniden seçime?’’ diyen halkın büyük çoğunluğu, bu lüzumsuz tekrara tepkisini –şimdilik- seçime karşı duyarsız kalarak gösteriyor. Siyasiler tarafından ‘’koalisyonu kim kurmadı?!’’ tartışmasının bu denli yoğun yapılmasının nedeni belli ki milli iradenin gazabından sıyrılmak, zira seçmen sorumlu arıyor. Kabağın kimin başına patlayacağını görmeye 14 gün kaldı!

MHP, yurt genelinde ilk mitingini 11 Ekim’de İzmir’de yapacağını duyurmuştu lakin 10 Ekim’de Ankara’da gerçekleşen terör saldırısı sonrası iptal edildi. Bu nedenle MHP ilk kez 18 Ekim’de İstanbul-Yenikapı mitingi ile meydanlara inmiş oldu.

Öncelikle şunu ifade etmek gerekiyor ki, mevcut siyasi, ekonomik ve psikolojik şartlar altında miting organizasyonu yapmak hiç kolay değildi. Ancak kabul etmeliyiz ki eğer ‘’tarihi’’ denilecekse bunu hak eden miting 31 Mayıs’ta İstanbul-Kazlıçeşme’de gerçekleşen mitingdi. Yenikapı, katılım, ruh, coşku, heyecan ve kamuoyu etkisi anlamında Kazlıçeşme’nin çok gerisinde kalmıştır.

Bunun sorumlusu İstanbul teşkilatlarıdır diyemeyiz zira Kazlıceşme’deki tarihi mitingi organize eden de aynı İstanbul teşkilatları idi. Peki öyleyse sorumlu kimdir?

Neden Kazlıçeşme’yi hınca hınç doldurarak Cumhuriyet tarihinin sayılı mitinglerinden birine imza atan ülkücüler Yenikapı’ya aynı teveccühü göstermediler? 31 Mayıs’tan 18 Ekim’e kadar geçen 4 buçuk ayda değişen neydi?

Kazlıçeşme, 2011 seçimlerinden sonra süresinde yapılan 2015 genel seçimleri kapsamında bir mitingdi. Demokratik işleyişin doğal sonucu ve gerekliliği idi. Kazlıçeşme’ye gelenler 13 yıllık siyasi tablonun MHP lehine değişmesi umudunu taşıyordu. Mitinge geldiler, sandığa gittiler, oylarını verdiler yani üzerine düşen görevi yaptılar. Ancak 7 Haziran’dan sonra sonuç fiilen değişmedi.

7 Haziran sonrası Akp tek başına iktidar olacak çoğunluğu elde edemedi ama Meclis Başkanlığı, Başbakanlık, Bakanlıklar, Bürokrasi velhasıl iktidar olduğu yerde kaldı. Seçmen, üzerine düşen ‘’oy verme’’ görevini yerine getirdi fakat sonucun istediği gibi değişmediğini gördü.

Erdoğan açısından tekrar seçim kararı almak zor olmadı. Çünkü zaten tek başına iktidarı kaybetmişti. MHP’nin -haklı olarak- HDP’li bir hükümet modeline karşı çıkması AKP’siz bir hükümeti de imkansız kılıyordu. Şu durumda Erdoğan ve Akp için bir kez daha seçime gitmenin zararı yoktu. 276’yı geçerse ne ala idi, geçemezse zaten durum değişmeyecekti.

MHP tabanı açısından beklenti 13 yılın sonunda artık iktidara ortak olabilmekti. Bunun gerçekleşmemesi yukarıdaki paragrafta anlattığım üzere öncelikle Erdoğan’dan kaynaklandı ancak bir şekilde bu oyunun bozulması ya da algının yönetilmesi gerekiyordu. Başarılamadı. Haklı ya da haksız olmak, evet ya da hayır demek bir yerden sonra çok da anlam ifade etmiyordu. Netice buydu!

1 Kasım’a giderken listelerin seçilmesi muhtemel sıralarında da kapsamlı bir değişiklik olmadı. Bu durum 1 Kasım tekrar seçimlerini daha da sıkıcı hale getirdi. Milletvekili seçilecekler üç aşağı beş yukarı belliydi. Mitinge gelince bu sayının artacağına dair ikna edici bir veri de yoktu.

Kazlıçeşme mitinginin çok güzel tespit edilmiş bir sloganı vardı. ‘’Ailemle birlikte Kazlıçeşme’deyim!’’. Ülkücüler Kazlıçeşme’yi 7’den 70’e aileleri ile birlikte doldurmuştu.

Bu yerinde slogan Yenikapı için de kullanıldı ancak ‘’seçilmiş milletvekillerinden kaçı ailesi ile aday tanıtım toplantılarına, seçim beyannamesi açıklamasına ya da seçim çalışmalarına iştirak etti ki?’’ sorusunun cevabı akıllara takıldı. Katılımın Kazlıçeşme’ye göre düşük olmasının nedenlerinden biri de buydu.

Son olarak, 1 Kasım tekrar seçimlerine giden süreçte ülkücülerin Yenikapı mitinginde vermiş olduğu mesajın iyi analiz edilmesi gerektiğini ve kalan sürede özellikle televizyon programları ile umudun-heyecanın yükseltilmesi için daha çok çaba sarfedilmesi gerektiğini ifade edebiliriz.

Selam doğru yolda gidenleredir.

 

medical termination of pregnancy how can i do abortion
coupon prescription discount coupons for prescriptions
acheter viagra generique en acheter viagra generique en
cordarone kontrol cordarone bolus
amoxicillin trihydrate amoxicillin bivirkninger
zofran zydis 4 mg zofran zydis hinta
discount coupon for cialis cialis coupons online
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.